Balıkçılık eskiye oranla daha artış gstermekte dizebliriz. Ülkemizde balıkçılık sektörü gelişmiş su kaynaklarına rağmen önemli bir gelişme kaydedememiştir. Türkiye deki balıkçılık tatlı su balıkçılığı ve deniz balıkçılığı olmak üzere ikiye ayrılarak analiz edilebilir. Tatlı sularda yapılan balıkçılık faaliyetleri sonucunda çıkartılan balık çeşitlerimizden bazıları da şunlardır: Kefal, sazan, alabalık, tatlı su kefali, turna, kızılkanat. Ülkemizin yıllık olarak bakıldığında denizlerindeki balık üretimi yaklaşık olarak 500 bin tonu geçmektedir. Yine yıl unsuru temel alınarak bakıldığında 500 bin tonun yaklaşık 280 bin tonunu yani bu miktarın en büyük bölümünü ülkemizin incisi Karadeniz bölgemizin en değerli balığı olan hamsi oluşturmaktadır. Denizlerimizde aşırı kirlilik ve zamansız avlanmalar vb. gibi sorunlar yüzünden geçmiş yıllarda hamsi avında aşırı düşüşler meydana gelmiştir. Avlanma bakımından günümüzde hamsi balığı en üst sıralarda olmakla birlikte, ton olarak fazladan aza doğru bir sıralamayla istavrit, kolyoz, palamut, lüfer ve sardalya balığı takip etmektedir. Bahsettiğimiz balık türleri içinde palamut ve lüfer balığının üretimi yıllar itibariyle zaman zaman büyük değişmeler gösterebilmekte. Tatlısularda tutulan balıkların üretimleri yine yıl baz alınarak incelendiğinde yıllık yaklaşık 25-30 bin ton civarındadır. Tatlı su balıklarının da en büyük bölümünü oluşturan en önemli balık çeşidi ise sazandır. Balık ve Balıkçılığın Önemi Hakkinda Balık, insanların günlük diyetinde yeri olan balıkta, insan sağlığı açısından önemi çeşitli çalışmalarla araştırılmış olan çoklu doymamış yağ asidleri içeriği sayesinde çok önemli bir gıdadır. Çoklu doymamış yağ asidleri oda sıcaklığında sıvı olarak vücutta bulunur bazı yağda eriyen vitaminleri içeriğinde bulundurmaları ve yüksek enerji kaynağı olmaları nedeniyle insan hayatı için önemli bir yere sahiptir. Ayrıca lipit olarak adlandırdığımız bu yağlar proteinlerle bileşikler oluşturabilmektedir. Çoklu doymamış yağ asidleri ω-3 ve ω-6’dır. Balıklarda bulunan ω-3 çoklu doymamış yağ asidleri Eikosapentaenoik asit (EPA) ve Dekosahegzaenoik asitleridir (DHA) ve insan vücudunda sentezlenemedikleri için dışarıdan alınması gerekmektedir. Balıklar yağlı ve yağsız balık olarak gruplara ayrılırlar. Balığın cinsine göre etinde ve organlarında biriken yağ ve su miktarı değişir. Örnek verecek olursak Palamut balığı yağlı bir balıktır. Yağ balığın etinde birikir bu nedenle eti koyu bir renk alırken, mezgit veya köpekbalığı gibi beyaz etli olarak nitelendirdiğimiz balıkların etinde su içeriği daha yüksektir. Bu balıklarda yağ karaciğerde birikir. Ayrıca balık etinde bulunan proteinlerin vücut dokularının korunması ve gelişmesi için gerekli esansiyel (elzem olan, esas.) aminoasitlerin tümünü içerir. İnsanlar bu aminoasitleri sentezleyemedikleri için et, süt, balık, yumurta ve bazı bitkilerden elde etmeleri gerekmektedir. Sonuç olarak balık içeriğindeki vitaminleri, çoklu doymamış yağ asidleri ve esansiyel aminoasitlerce zengin oluşu ile bir çok hastalığa karşı koruyucu ve sağlık açısından çok önemli bir gıdadır. Başta kalp ve damar hastalıkları, kolesterol gibi rahatsızlıklarının balık diyetine bağlı olarak azaldığı yapılan çalışmalarca kanıtlanmıştı |
|||
Son yorumlar |
||
|
Balık Ve Hayat |
||
Sadece balıkla beslenip hiçbir gıda eksikliği olmadan yaşam sürdürmek mümkün olduğunu? Bu şekilde tektip beslenme ile eksiksiz beslenilecek başka bir gıdanın olmadığını BILIYORMUYDUNUZ? Rabbıme Şükürler Olsun!!! |
Yeni yorum gönder